Üzerine el ile veya başka bir cisimle vurularak, çalkalayarak, sürterek veya ovalayarak ses elde edilen her obje vurmalı çalgıdır. Vurmalı çalgılar ailesi Perküsyon (Percussion) olarak adlandırılmaktadır. Perküsyon sözcüğü Latince’deki ”percussio” ve ”percussus” terimlerinden gelir. Percussio ”müzikal anlamda dövmek ve çarpmak” anlamına gelirken; percussus, ”vurmak” demektir.
Vurmalı çalgıların, insanlık tarihinin en eski çalgıları olması açısından, her ülkenin coğrafyasında mevcut olduğundan bahsedilebilmektedir. Tarih boyunca vurmalı çalgılardan en çok kullanınlan davulun haberleşmede, savaş ve dini törenlerde, dans ve merasimlerde kullanıldığı bilinmektedir.
“Davul düğünlerde, güreşlerde,cirit oyunlarında, at koşularında, hatta aşiret kavgalarında önemli yer tutan ve heyecan veren bir çalgıdır. Yürük oymakları arasında kullanılan davullar iki türlüdür. Bunlardan biri büyük diğeri küçük davullardır. Büyük davullara KABADAVUL, küçük davullara CURA DAVUL ve DAVULBAZ adları verilir. Yürük abdallarının kullandıkları davullar ekseriyetle küçük yani CURA davuldur. Bu davulların biçim ve teknik bakımından teferruatıyla beraber bütün aksamının aldığı isimler kaba ve cura davullarda hiç değişmez.” (Gazimihal, 1975, s.36-37)
Anadolu’da da başta davul olmak üzere farklı çeşitleriyle bir çok vurmalı çalgı, Türk kültürünün müzikal folklorik yapısında önemli rol oynamıştır.
Geleneksel Türk müziğindeki farklı uslup ve tavırlı icraların özelliklerini belli eden en önemli unsurlarından birinin ritim olgusu olmasından dolayı bu müzikte kullanılan vurmalı çalgıların görevi ve önemi büyüktür.
Geleneksel Türk müziğinde geçmişten günümüze kullanılmış vurmalı çalgıların başlıcaları davul, kös, nakkare, halile(zil), kudüm, bendir(daire), kaşık, parmak zili, çalpara, zilli maşa, koltuk davulu (nagara), darbuka (dömbek, dümbelek, deblek, küp) def (dof, döf, erbane), zilli def (tef) olarak bilinmektedir ve bir çoğu günümüzde hala kullanılmaktadır. Anadolu’da bendir gibi çalgılara halk arasında genel olarak def de denildiği görülmüştür.
Geleneksel Türk müziği zengin bir ölçü sistemine ve renkli bir düzüm gidişine sahiptir. Bu bakımdan ritim saz icracıları, bir halk ezgisinde birbirine eşit veya eşit olmayan, kuvvetli, yarı kuvvetli ve zayıf vuruşların nasıl sıralanmış olduğunu çok iyi sezebilmeli ve meydana gelmiş olan kalıpları zaman zaman kendi duygusuna göre yorumlayarak seslendirme ve renk katabilme yetisine sahip olmalıdır.
Anadolu’da kullanılan vurmalı çalgıların yanı sıra dünyanın bir çok yerinde o bölgedeki müzik tarzı içinde gelişen farklı bir çok vurmalı çalgılar da mevcuttur. Cajon, conga, tumba, bongo, djembe ve tabla gibi başlıca çalgılar, farklı ülke müzik kültürlerinde kullanılan en bilinen vurmalı çalgılardandır.
Enstrüman eğitimi birebir (bireysel) ders olarak verilmektedir. Ders süreleri en az 40 dakika olarak belirlenmiştir. Her enstrümanın kendi branşında uzman eğitimcisiyle beraber yapılan dersler yıllık planlamayla belirlenir. Yıl içerisinde verilen ders programı her derste ilerletilerek sene sonu sınavına uygun hale getirilir. Sene sonunda ezber şartı aranan eserler notasız olarak, ezber şartı aranmayan eserler ise notayla beraber icra edilir. Her dersin amacı bir önceki derste verilen ödevleri yerine getirip eseri daha iyi bir hale getirmektir. Eserler teknik ve sanatsal olarak iki türde ele alınır ve buna uygun olarak ek alıştırmalar derste yapılır.