Viyolonsel (Türk Müziği)

Yaylı Çalgılar

Çello ya da bir diğer adı ile Viyolonsel, 16. yüzyıl başlarında ilk örnekleri ile birlikte Fransa’da oluşumu başlamış olan ve diğer çalgılardan ayırıcı bir özelliğe sahip telli bir çalgıdır. Bu çalgı’nın atası Viola Da Gamba adı verilen perdeli bir çalgıdır. Keman ve kontrabas ile aynı aileden olup ses tonu olarak da birbirlerine yakın çalgılardır. Keman ve çello şekil itibari ile birbirine yakın gibi görünse de boyut konusunda çello daha büyük ve daha tok bir sese sahiptir. İngiliz ve Almanlar tarafından ortak olarak “Cello”(çello) adıyla kullanılmıştır.

Osmanlı İmparatorluğunun son dönemlerinde yapılan yenileşme hareketleri, bilim alanlarında olduğu gibi sanat dallarında da etkisini göstermiştir. Batılılaşma hareketleri çerçevesinde Klasik Türk Müziği yerini git gide Batı Müziği’ne bırakmaya başlamış, saray içerisinde ve saray dışında Batı Müziği etkisini göstermeye başlamıştır. Böylece Batı dünyasının yaylı çalgılar ailesi büyük bir önem kazanmıştır. Yeniçeri Ocağına bağlı olarak görev yapan mehterhâne takımlarının yerine kurulan Muzıka-ı Hümayun’ da Batıdan getirilen müzisyenlerle Askerî bandolarda ilk kez bu enstrümanlar kullanılmaya başlanmıştır. Viyolonsel de viyola ile birlikte Saray müziği içerisinde yer bulmuştur. Bu dönemde makam müziğindeki sesleri icra edebilme kapasitesinden dolayı yavaş yavaş fasılların içerisinde yer almaya başlamıştır.

Tanburi Cemil Bey, Viyolonsel ile Klasik Türk Müziği icrası kayıtları yapan ilk kişi olarak bilinmektedir. Mesud Cemil Bey, Babası Tanburi Cemil Bey’in vefatından sonra bu geleneği sürdürmeye devam etmiş ve radyoda birçok programda viyolonsel ile icralarda bulunmuştur. Viyolonsel, Türk Müziği toplulukları içerisinde yaygınlaşarak benimsenmiştir. Bugün, Türk Müziğinde viyolonsel icrası üzerine pek çok müzikal ve akademik çalışma yapılmaktadır.

Okulumuzda Viyolonsel (Türk Müziği) Eğitimi

Fotoğraf Galerisi

Video Galerisi