Anadolu’da saz, daha çok ozanların, koşuklarını söylerken çaldıkları kopuz, tanbura, bozuk, cura, çöğür, bağlama gibi telli çalgıların genel adını temsilen özdeşleşmiştir. Bugün, tanbura tipli çalgılar için “bağlama” terimi daha çok şehir dilinde, akademik ortamda, devlet korolarında yaygın olarak kullanılmakta iken “saz” terimi ise halk dilinde daha yoğun olarak kullanılmaktadır.Günümüzde, saz ve saz tipli uzun saplı çalgılar Orta Asya’dan Ortadoğu, Kuzey Afrika ve Avrupa’ya uzanan bir coğrafyada farklı müzik kültürleri içerisinde değişik isimler alarak icra edilmektedir. Böylesine geniş bir coğrafyada çalınan sazın en çeşitli ve zengin örnekleri ülkemizde görülmektedir. Anadolu’da sazın kullanıldığı en güçlü başlıca gelenekler, “Anadolu Alevi- Bektaşi Âşıklık-Zakirlik” geleneği, “Kuzeydoğu Anadolu Âşıklık geleneği”, “Orta Anadolu Abdalları ve diğerleri çalıp-söyleme geleneği”, “Ege-Güneybatı Anadolu Yörük Türkmen Geleneği” olarak sayılabilir.
Anadolu’nun farklı müzik kültürlerinde saz ailesinin fertlerini pek çok değişik isimde görmek mümkündür. Tel sayılarına, boyutlarına, çekildiği düzenlere göre adlandırılan sazlar olduğu gibi bazı sazlar özgün isimler taşırlar. Bugüne kadar yapılan araştırmalarda Anadolu’da saz’ın çok fazla sayıda akort düzeni ile akortlandığı tespit edilmiştir. Bu akort düzenlerinin seçiminde, çalınacak melodi tipine uygunluk, ihtiyaç duyulan ahenk sesi (dem) arayışı ve bazen de sazla beraber türkü söyleniyorsa türkü söyleyenin ses aralığı önemli faktörler olarak ön plana çıkmaktadır. Anadolu müziği, makamsal karakterde bir müzik olduğu için saz icrasında kullanılan düzenlerde tellerden birisi genelde dem sesini verme görevi üstlenir.
Saz icrasında mızraplı ve mızrapsız çalım teknikleri olmak üzere iki farklı icra stili bulunmaktadır. Sazın eski çalım şeklinin mızrapsız çalım olduğu, mızraplı çalımın ise madeni tele geçiş süreci ile birlikte başladığı düşünülmektedir. En eski zamanlardan beri sazın temel tekniği olma özelliği taşıyan mızrapsız çalım teknikleri, pençe, tel çekme ve parmak vurma tekniği olmak üzere üç ayrı alt teknikten oluşmaktadır. Mızrap tekniği ise tüm yörelerde yaygınlaşarak farklı üsluplarda şekillenmiş ve zengin birikimi ile saz literatüründe büyük bir yer edinmiştir.
Anadolu’da saz, daha çok ozanların, koşuklarını söylerken çaldıkları kopuz, tanbura, bozuk, cura, çöğür, bağlama gibi telli çalgıların genel adını temsilen özdeşleşmiştir. Bugün, tanbura tipli çalgılar için “bağlama” terimi daha çok şehir dilinde, akademik ortamda, devlet korolarında yaygın olarak kullanılmakta iken “saz” terimi ise halk dilinde daha yoğun olarak kullanılmaktadır.Günümüzde, saz ve saz tipli uzun saplı çalgılar Orta Asya’dan Ortadoğu, Kuzey Afrika ve Avrupa’ya uzanan bir coğrafyada farklı müzik kültürleri içerisinde değişik isimler alarak icra edilmektedir. Böylesine geniş bir coğrafyada çalınan sazın en çeşitli ve zengin örnekleri ülkemizde görülmektedir. Anadolu’da sazın kullanıldığı en güçlü başlıca gelenekler, “Anadolu Alevi- Bektaşi Âşıklık-Zakirlik” geleneği, “Kuzeydoğu Anadolu Âşıklık geleneği”, “Orta Anadolu Abdalları ve diğerleri çalıp-söyleme geleneği”, “Ege-Güneybatı Anadolu Yörük Türkmen Geleneği” olarak sayılabilir.
Anadolu’nun farklı müzik kültürlerinde saz ailesinin fertlerini pek çok değişik isimde görmek mümkündür. Tel sayılarına, boyutlarına, çekildiği düzenlere göre adlandırılan sazlar olduğu gibi bazı sazlar özgün isimler taşırlar. Bugüne kadar yapılan araştırmalarda Anadolu’da saz’ın çok fazla sayıda akort düzeni ile akortlandığı tespit edilmiştir. Bu akort düzenlerinin seçiminde, çalınacak melodi tipine uygunluk, ihtiyaç duyulan ahenk sesi (dem) arayışı ve bazen de sazla beraber türkü söyleniyorsa türkü söyleyenin ses aralığı önemli faktörler olarak ön plana çıkmaktadır. Anadolu müziği, makamsal karakterde bir müzik olduğu için saz icrasında kullanılan düzenlerde tellerden birisi genelde dem sesini verme görevi üstlenir.
Saz icrasında mızraplı ve mızrapsız çalım teknikleri olmak üzere iki farklı icra stili bulunmaktadır. Sazın eski çalım şeklinin mızrapsız çalım olduğu, mızraplı çalımın ise madeni tele geçiş süreci ile birlikte başladığı düşünülmektedir. En eski zamanlardan beri sazın temel tekniği olma özelliği taşıyan mızrapsız çalım teknikleri, pençe, tel çekme ve parmak vurma tekniği olmak üzere üç ayrı alt teknikten oluşmaktadır. Mızrap tekniği ise tüm yörelerde yaygınlaşarak farklı üsluplarda şekillenmiş ve zengin birikimi ile saz literatüründe büyük bir yer edinmiştir.