Müzik türleri arasındaki kimi sınırların giderek belirsizleştiği küresel dünyada halk müziğinin tanımı, içeriği ve kapsamı da değişmektedir. Geçen yüzyıl başlarında İngiliz araştırmacı Cecil Sharp tarafından halk müziğinin; (i.) kültürel bakımdan ‘süreklilik’ gösteren, (ii.) aynı eser bakımından muhtelif ‘çeşitleme’lere sahip olan ve (iii.) belli bir lokasyonda, belli bir kişiden ‘derleme’ yoluyla elde edilip kayıt altına alınan bir müzik türü olduğu ifade edilmişti. 1955 yılında Uluslararası Halk Müziği Konseyi (1981’de Uluslararası Geleneksel Müzik Konseyi adını almıştır) tarafından kabul edilen ve Sharp’ın belirlediği ölçütlerin benimsendiği tanımda halk müziğinin, her şeyden önce sözlü kültür içinde ‘şekillendirilen’; üretim ve aktarım süreçlerinde ‘yeniden-şekillendirme’lerle gelişme gösteren, ‘sanat müziği’nden etkilenmemiş ve daha önemlisi ‘değişime açık’ bir müzik olduğu ifade edilmiştir. Müziğe adını veren ‘halk’ tabirinin değişken niteliğine rağmen gerek halk müziği araştırmalarının başlangıcı ve gerekse de tüm dünya ülkelerinde özellikle ulus-devlet süreçlerinin gelişiminde öncelikle köylerin müziği üzerinde durulduğu bir gerçektir. Bu merkezlerden kasaba ve şehirlerin düşük-gelirli kesimlerinin müziklerine yönelen ilgi de zaman içinde halk müziği araştırmalarına konu olmuştur. Günümüzde ağırlıklı olarak ‘etnomüzikoloji’ disiplininin araştırma alanına giren ve çoğu kez de ‘geleneksel müzik’ olarak anılan halk müziğinin, derleme kaynağına bağlılık anlamında ‘geleneksel’, icra açısından yeni yorumlamalara dayalı ‘ihyacı’ (revivalist) ve gerekse de tümüyle ‘ticari’ ve ‘popüler’ akımlar içinde, muhtelif yönelim, amaç ve tarzlara bağlı olarak değerlendirilebildiği görülmektedir. Günümüz koşullarında, giderek, küresel ve yerel arasında doğrudan çeşitli bağlar kurmayı ve buradan tüm dünyaya dönük müzik üretimleri yapmayı amaçlayan çalışmalara malzeme olabilmektedir.
MGÜ İcra Fakültesi Ses Eğitimi Bölümü bünyesinde sürdürülen halk müziği eğitiminin ağırlık merkezini Anadolu yerel müzik gelenekleri, tarzları ve üstadlarına ait tavır, icra, üslup ve tekniklerin öğrenilmesi oluşturmaktadır. Türkiye’nin büyük bir çeşitlilik arz eden zengin yerel müzik kültürlerinin icra alanındaki özgün karakteristiklerini akademik bir anlayış ve yetkinlikle ele almayı, öğrenilme ve geliştirilmesine sağlam bir zemin sağlamayı amaçlayan program, asıl kaynakların tanınması ve seslendirme teknikleri bakımından ayrıntıya önem veren bir eğitim perspektifine sahiptir. Zengin içerik ve çeşitlilikteki ses ve görüntü kayıtlarıyla desteklenen eğitim programı kapsamında öğrencilerin gerekli tüm tekniklerine sahip olması ve öğrendiklerini geliştirmesi asıl amaç durumundadır. Usta-çırak anlayışı temelinde ‘meşk’ pratiğine dayalı öğretimin temel materyalleri arasında akademik eğitim sürecinde ihtiyaç duyulan her tip müzikal ve fonetik notasyonlar da yer almaktadır. Ses Eğitimi bölümü altında çalışmalar sürdürülen Türk halk müziği branşı; Anadolu yerel müzik tarzlarının bütününü kapsama ve önde gelen mahalli üstadların repertuar, tavır ve tekniklerinin tanınmasına önem vermenin yanı sıra, çağdaş yorum çalışmalarına da vizyoner bir bakışla yaklaşacak tarzda yapılandırılmıştır. Türk Halk müziği branşı, sadece geleneği öğrenmeye değil, gelenekteki çeşitlilikten hareketle küresel dünya şartlarında yeni icra teknikleri ve üslup arayışlarının ortaya konulmasına açık bir anlayışa sahiptir.